Liselere Geçiş Sınavı (LGS) ve Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) sayılı günler kala hem sizler için hem de öğrencilerimiz için karışık duyguların hissedildiği bir süreçteyiz. Bu süreçte öğrencilerin motivasyonlarında düşüşler yaşanacak, kendilerine olan güvenleri değişkenlik gösterecektir. Öğrencilerin tüm bu dalgalanmaları yaşamalarının normal olduğunu hatırlamak gerekir. Siz kıymetli velilerimiz de bu süreçte onların motivasyonlarını yüksek tutabilmek adına çokça çaba harcıyorsunuz. Bu önemli zamanlarda, her türlü konuda, her adımlarında onların yanındasınız. Tüm çabalarınızın çok kıymetli olduğunu sizler de zaman zaman kendinize hatırlatmalısınız. Motivasyonunu yüksek tutması gereken sadece öğrencilerimiz değil. Bu süreçte kendinizi de unutmamalısınız.
Öğrenciler ebeveynlerine karşı koşulsuz kabul içerisindedirler. Sizler ne söylerseniz onlar bunun doğru olduğunu kabul edecek ve ona göre davranışlarını, düşüncelerini düzenlemeye başlayacaklardır. Bu noktada onlara nasıl katkı sağlayabiliriz, bu süreci en keyifli hale getirmek için neler yapabiliriz birlikte değerlendirelim. Öncelikle motivasyon kavramının tanımına bir bakalım.
Motivasyon (güdülenme), bireyin davranışlarını belirli bir amaç için, yönlendirici, harekete geçirici, bu hareketi devam ettirici enerji veren, teşvik edici, itici bir güçtür. Motivasyon kişisel (subjektif), göreceli bir olaydır; birini motive eden bir olay veya durum, diğerini motive etmeyebilir. Her adımımızı öğrenciye özel attığımız Matematik Röntgeni’nde motivasyon söylemlerimizi de onlara özel düzenlemek harika olacaktır. Bazen onları motive etmek adına; “Sen yaparsın, sana güveniyorum, harikasın, bu çok kolay, yapabilirsin, sana güveniyorum, çok zekisin” gibi söylemlerimizin onları rahatlattığını düşünsek de ters bir etkiye sebep olabiliriz.
Bu tip ifadeler kullandığımızda karşımızdaki kişi, bu durumun gerçekleşmemesi durumunda yaşayacağımız hayal kırıklığını düşünmeye başlar:“Bana güveniyor, bana inanıyor. Ya yapamazsam? O zaman bana olan güveni, sevgisi azalacak.” Bu şekilde bir muhakemeye gitmelerini engellemek için sonuç odaklı motivasyon ifadelerinden ziyade sürece ve çabaya odaklanacak ifadeler seçmemiz oldukça önemli.
Motivasyon için söylenilen her kelimeyi beynimiz ödül olarak algılar. Ödül olarak algıladığımız bir durumla karşılaştığımızda beynimizde dopamin olarak isimlendirilen ve sinir hücrelerinin birbirleriyle iletişim kurmasını sağlayan kimyasal bir madde salgılanıyor. Beynin farklı bölümlerinden salgılanan dopaminin dikkat, konsantrasyon, Sınava Günler Kala yeme, içme isteği gibi farklı birçok süreçte etkisi var. Ödül olarak algıladığımız bir uyarıcı (lezzetli bir pasta, aferin…) ile karşılaştığımızda beynimizde dopamin salgılanır. Övgünün, motivasyon cümlelerinin dopamin salgılattığını ve dolayısıyla öğrenme ve dikkat süreçlerine katkı sağladığını biliyoruz. Peki bu durumu olumlu anlamda nasıl kullanabiliriz?
Bir örnek üzerinden gidelim. Çocuğunuz bir resim yapıp size gösteriyor. Aslında çok daha iyilerini görmüştünüz; ama nasıl bir tepki göstereceğinizi bekliyor. Ne dersiniz ona? “Muhteşem. Gördüğüm en iyi resim. Mükemmel.” Çocuğunuz mutluluktan uçacak, siz de resmi herkesin göreceği bir yere asacaksınız.
Peki bunlar söylenecek en doğru şeyler midir? Herkesin övgüden hoşlandığını varsayıp güzel sözlerle daha iyisini yapmaya teşvik edeceğimizi düşünürüz. Fakat verilere baktığımızda dengenin ince bir çizgide olduğunu görüyoruz. Her şey övgüyü nasıl ifade ettiğinize bağlı. Sorun övgüde değil, abartılı övgüdedir: Yani “güzel” demek yerine, “mükemmel”, “inanılmaz güzel” gibi ifadeleri kullanmaktadır. Özellikle çocuklarımızın özgüven sorunu olduğu kanaatindeysek bu yola başvurarak soruna çare olmayı umarız. Fakat çocuklarımız övgünün içten olmadığını düşünürse bu yöntem ters tepebilir. Ayrıca bu durum çocukları gelecekteki zorluklardan kaçınma tutumuna itebilir.
“İnanılmaz güzel bir resim” diye bir yorum yapıldığında, özgüveni az olan çocukların daha sonra zor bir işi üstlenme ihtimalinin, “güzel bir resim” denildiğinden daha az olduğu görülmüştür. Tek bir kelime işte bu farkı yaratmıştır. Peki neden? Araştırmacılar aşırı övgünün çocuklar için erişilmez bir standart koyduğunu ve zoru denemekten caydırıcı olduğunu söylüyor.
halde çocuklarımızı övmenin en iyi yolu nedir? Çocuğumuzu övmeden önce bir an durup nasıl bir mesaj vereceğimiz konusunda düşünmeliyiz. Övgümüzle onlara çok yüksek standartlar belirleyip, gelecekte onları tutturmada korkuya kapılmalarına neden olmamamız gerekir.
Överken hangi özellikleri öne çıkaracağınız önem taşıyor. Çocukları yeteneklerinden dolayı övmek (örneğin ne kadar zeki olduklarını söylemek) ile gösterdikleri çabadan dolayı övmek (örneğin “çok uğraştın” demek) arasında büyük bir fark olduğunu belirtmek gerekir.
Bir deneyde, “zeki” oldukları için övüldüğünde çocukların sonraki çalışmada temkinli adım atıp bildikleri kolay alıştırmaları seçtikleri ve başarısız olduklarında da daha fazla strese girdikleri görülmüştür. Zeki oldukları algısını değiştirecek durumlardan kaçınmak istiyorlar. Bu yaklaşım, yüksek standardı tutturamama kaygısıyla yeni bir şey denemekten alıkoyabilir.
Çocuğun bir şeyi başarmak için izlediği süreç üzerinde yoğunlaşmak gerekir. Örneğin “bu soru ile uğraşırken yoğunlaşmana hayran kaldım” gibi bir övgüde bulunmanın daha doğru bir yaklaşım olduğu söyleniyor. Yanlış yaptıklarında da sorunu çözebilmeleri için yapıcı eleştiride bulunmak gerekiyor.
Psikolog Jennifer Henderlong Corpus 9-11 yaş arası çocuklara bir bulmaca verip onları ya niteliklerinden, ya elde ettikleri sonuçtan, ya yaklaşımlarından dolayı övdü ya da hiç övmedi. Bir sonraki alıştırmayı ise başarısız olacakları şekilde düzenledi. Alıştırma başlamadan önce niteliklerinden, elde ettikleri sonuçlardan dolayı övgü almış olan çocuklar başarısızlık durumunu iyi karşılamamış, bu durum onların motivasyonunu kırmıştı; oysa daha önce yaklaşımları bakımından övgü almış olanlar sonraki alıştırmada çaba göstermeye devam etmişti.
- Çabalarını övmek için kullanabileceğimiz bazı örneklere bakalım.
- » Bu soruda zorlanmana rağmen çabalamayı hiç bırakmadın, tebrik ederim.
- » Uzun zamandır seninle sınav için hazırlanıyoruz. Bu süreçte yorulduğun, sıkıldığın zamanlar olsa da çalışmalarına devam ettin. Bu yönüne hayran kalıyorum.
- » Evde kalmana rağmen, arkadaşlarından ayrı tek başına uzunca zaman geçirmene rağmen yılmadan çok çalıştın, önemli olan bu. Sen hep elinden geleni yaptın.
- » Çok mücadele ettin, kendine teşekkür etmelisin.
- » Tüm bu zaman boyunca çok çabaladın, artık son bir şey kaldı. Son ana kadar kendine inanmaya devam etmek.
- » Yeterince çalışmayan öğrenciler için: Yeterince çalışmadığını düşündüğünü biliyorum. Şu andan öncesine değil, şimdiden sonrasına odaklanalım. Son ana kadar elimizden geleni yapalım.
Çocuklarımızın çabalarını alkışlayalım. Takdir edilmek, olumlu geri dönüşler almak, çalışmalarının ya da yaptıkları doğru işlerin fark edildiğini bilmek öğrencilerin ilgisini artırır. Aldıkları bu tür olumlu geri bildirimler kendilerini daha iyi hissetmelerini ve güçlenmelerini sağlayacaktır. Bu süreçte öğrencinin sergilediği doğru davranışlar onlarla paylaşılmalıdır. Sınav öncesinde tüm süreç boyunca iyi yaptığı tüm durumları kendilerine hatırlatmalıyız.
Şunu hiç unutmayalım ‘Elinden geleni yapana, başarısızsın denmez.’
Çocukları için elinden gelen her şeyi yapan siz kıymetli velilerimize tekrar tekrar teşekkür ederiz.