Tüm dünyayı derinden etkileyen ve bazı olgularda ölümcül olabilen bir salgından ruhsal açıdan etkilenmek “normal” bir durumdur. Bu durum karşısında kaygılanmak ve korkmak son derece insani duygulardır ve önemli olan bu duyguların abartılı ve sürekli olmamasıdır. Yetişkinlerin dahi ne yapacağını kestiremediği bir ortamda, çocukların kısıtlamalara ya da yeni düzene uyum sağlayamaması normal karşılanmalıdır.
Çocuklar bilişsel gelişim düzeyleri ve kısıtlı tıbbi bilgileri nedeni ile bu süreci anlamakta ve adlandırmakta zorlanabilir ve gerçek dışı değerlendirmeler yapabilirler.
Özellikle ailelerin bu süreçte aşırı kaygılı, aşırı koruyucu kollayıcı yaklaşımları olabilmektedir. Anne babaların takındığı bu abartılı panik hissi, ebeveyn-çocuk ilişkilerini ve çocukların ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir. Ayrıca pandemi nedeniyle çocukların okul hayatının çok farklı bir formata bürünmesi, ekran başında uzun süre geçirmesi, evde kalması, arkadaşlarıyla rahatlıkla dışarı çıkıp oyun oynayamaması, sosyalleşememesi, aile içi ve aile dışı birçok rutinin bozulması onların ruhsal, sosyal, akademik, motor, zihinsel gelişimlerini sekteye uğratabilir. Hatta farklı psikiyatrik sorunların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir veya zeminde olan bazı sorunların (takıntı, saplantı, mükemmeliyetçilik, sağlık kaygısı, ayrılma kaygısı, travma ile ilişkili bozukluklar, depresif duygu durum…) ağırlaşmasına yol açabilir.
Çocukların bu zor dönemden en az psikolojik sıkıntıyla geçebilmesi anne babanın ruh sağlıyla yakından ilişkilidir.
Evde panik halinde, ne yaptığını bilmez şeklide hareket eden anne babaların çocuklarına da kaygı bulaştırması kaçınılmazdır.
Bu süreci hem psikolojik hem de fizyolojik olarak daha rahat atlatmak adına Dünya Sağlık Örgütü (WHO, 2020) ve Amerikan Çocuk Psikiyatri Derneği başta olmak üzere birçok kurum ve kuruluş çalışmalar yaparak, yol gösterici olmaya çalışmıştır. Bu çalışmalardan destek alan birtakım önerileri şöyle özetleyebiliriz:
Öncelikle ebeveynlerin kendi kaygılarıyla baş edebilmeleri önemlidir. Kaygılı ve korkulu olmanın çok doğal hatta şu dönemde gerekli ve işlevsel olduğunu kabul etmek durumundayız. Çünkü bu duygular olumsuz olsa da bizim önlem almamızı, gerekeni yapmamızı sağlıyor. Eğer kaygı ve korku hiç olmasa insanlar hiçbir önlem almazlardı. Ancak kaygı ve korku abartılı olursa insanların ruh sağlığını olumsuz yönde etkilediği gibi kişinin doğru, etkili ve zamanında tepki vermesini zorlaştırabilir. Kaygıyla baş etmede belki de en önemli nokta, kişinin karşı karşıya bulunduğu riskin boyutlarını net olarak belirleyip, kontrolü dahilinde yapabileceklerini uygulamaya çalışmasıdır. Bunun da en iyi yolu doğru kaynaktan bilgi almaktır.
Çocukların ebeveynleriyle rahatça konuşabileceklerini, soru sorabileceklerini bilmeleri sağlanmalı ve rahat bir sohbet ortamı sunulmalıdır. Onların ne bildiği ve düşündüğü öğrenilip onlara doğru bilgi aktarılmalıdır. Çocuklarda kaygıyı en çok artırabilecek şeylerden birisi belirsizliktir. Belirsizlik olduğunda boşlukları kendi zihninde olabilecek en kötü senaryolarla doldurabilirler. Yaşlarına uygun, onların anlayabileceği, gerçekçi, kısa ve net bir dille çocuklarla konuşmak, belirsizliğin getireceği kaygı ve tedirginliğin önüne geçer. Çocuklar, dünyanın güvenilir bir yer olduğuna inanma ihtiyacındadır ve bu inanç, yetişkinlerin tutum ve yorumlarıyla yakından ilişkilidir.
Güvende olma duygusu afet zamanlarında çocukların en fazla ihtiyacı olan şeydir. Çocuklara zor bir dönemden geçildiğini belirterek aile, toplum ve devlet olarak yapılması gerekenlerin yapıldığını, herkesin bir diğerine dikkat edip önem verdiğini ve birlikte daha güçlü olunacağını somut örneklerle anlatıp göstermek güvenlerini artıracaktır. Anne baba doğru bilgilenip kendisinin ve çocuklarının karşı karşıya olduğu riskleri ve yapması gerekenleri netleştirirse ancak o zaman çocuklarına güven duygusunu aşılayabilecektir.
Zaman planlaması yapmak ve içerik (uyku, yemek, oyun saatleri vb.) oluşturmak oldukça önemlidir. Çocukların ne yapmak istediklerini sormak ve ona göre program yapmak iyi bir fikirdir. Öte yandan yeni şeyler keşfetmek de bu süreci birikim olarak değerlendirmek açısından oldukça önemli olacaktır. Plan sürecinde beklenmedik değişikliklere hazır olmak ve yenilikler için esnek olmak önemlidir.
Teknoloji kullanımıyla ilgili önce normali sağlamak gerekir, yani günde 8- 10 saat düzenli uyku ve en az 1 saat fiziksel aktivite olmalıdır. Mümkün olduğunca ders için kullanılan ortam ve ekipman ile diğer dijital amaçlar için kullanılan ortam ve ekipman farklı olmalıdır.
Pandemide Ev İçinde Ailece Yapılacak Aktiviteler
Pandemi süreci çocuklar ile birlikte evde kapalı kalmanın olumsuzluklarının yanında bazı olumlu tarafları da beraberinde getirmiştir.
Öncelikle çoğumuz hayatın koşuşturmasından izole olup kendimizi sorgulayacak vakit bulabildik. Üretim odağından ne kadar uzaklaştığımızı, tüketme arzusunun bizi nasıl hâkimiyeti altına aldığını gördük. Kendi çocuğumuza, var olmasına sebep olduğumuz bizden bir parçaya, ne kadar uzak kaldığımızı görebilme fırsatı elde etmiş olduk. Bu sürecin bir de bu tarafına bakıp fırsat olarak değerlendirebilir ve ailece çeşitli aktiviteler yaparak aile içi iletişimizi daha sağlıklı ve sağlam hale getirebiliriz. Ailece yapılacak aktiviteler de ruh sağlığımızı korumak için çok yararlı olabilir. Anne babayla oyun oynamak, resim yapmak, kitap okumak ya da birlikte yemek hazırlamak gibi aktiviteler çocuklarımızın kaygıdan uzak kalmasına ve anı yaşamalarına yardımcı olabilir. Unutulmamalıdır ki bir çocuk veya erişkin için “kendini faydalı hissetmek” ya da “bir şeyi başarabilme duygusu” en önemli ruhsal desteklerdir. Özellikle “özel saat uygulaması” ile çocuklarla ebeveynin, çocuğun yönlendirdiği bir oyun (20-30 dakika) oynamaları çok yararlı olabilir. Akşam yemeği birlikte yenmelidir.
Böylece akşam yemeği bir iletişimetkileşim aracı haline dönüştürülmelidir. Evde herkesin katıldığı, televizyon ve teknolojik materyallerin açık olmadığı kitap okuma saatleri düzenlenebilir. Gene birlikte kutu oyunları, adam asmaca, isim-şehir-hayvan, kelime oyunları, sessiz sinema gibi oyunlar oynanabilir. Yüz yüze oynanan oyunlarla sosyalleşen çocuklar, paylaşma, yardımlaşma, saygı, sevgi gibi birçok değeri kazanırlar. Ailece egzersiz yapmak eve kapandığımız günlerde hem ruh sağlığı, hem de hareketsiz kalınan bu dönemde beden sağlığına olumlu katkıda (obeziteyi önleme) bulunacaktır. Bu özellikle hareketli ve dikkat sorunları olan çocuklarda (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu) daha da önemli olabilir. Kısa süreli ve basit egzersizlerle başlayıp, tüm aile bireylerini katarak oyun haline çevrilen aktiviteler terapi görevi yapacaktır. Ayrıca düzenli egzersiz depresif duygu durum gelişmesini de engeller.
Bununla birlikte her birey farklıdır. Bazı çocuklar bu süreci daha zor atlatabilmekte, profesyonel desteğe ihtiyaçları olabilmektedir. Eğer çocuğunuzun Koronavirüs ile ilgili aşırı düşünce uğraşıları varsa, bu gündelik ve akademik işlevselliğini bozacak duruma gelirse, ebeveynlerinden ayrılmakta zorlanırsa, uyku bozuklukları, yoğun düşünce ve korkular, ölüm korkusu gibi belirtiler görüyorsanız bir çocuk psikiyatristinden yardım almak gereklidir.