Başlığın içeriğinde ne yazdığını umarak okumaya başladınız bilemiyorum ama size konunun içeriğini doğrudan söylemeden bir cümle ile aktarayım: “Benim çocuğumun temeli zayıf.” Evet, bildiniz! Konumuz çocuklar ve matematik.
Hiç düşündünüz mü? Adını duyduğunda çoğumuzun içinde garip bir mide yanması ve pek de eğlenceli olmayan anılarınızın canlanmasına sebep olan matematiği sevmeyi neden bir türlü başaramadığınızı. Matematiği bu kadar önemsememize rağmen; yapılan araştırmaların sonuçlarına baktığımızda, verdiğimiz önemin karşılığını neden bir türlü alamadığımızı. Çocukların matematikten bir canavarmışçasına hızla uzaklaşmasının nedenini hiç düşündünüz mü? Düşünmeye sizden başlayalım. Hani bugün her şeye sıfırdan başlayacaktınız?
Kahvenizi alırken “her zamankinden olsun lütfen” demeyecektiniz. Kimsenin bulamadığı yap-boz parçasını bulacak, kimsenin çözemediği o problemi çözecektiniz. Unuttunuz mu? Hadi hatırlayın. Anne babanızın size yaptığı yanlışları, siz çocuğunuza yapmayacaktınız. Siz, içinizdeki o ilhama kulak verecek, kimsenin adım atamadığı başarılı girişimlerin sahibi olacaktınız. Belki Mars’a gidecektiniz! Uzay bilimlerine karşı hep bir ilginiz olmuştu. Sahi, ne oldu o ilgiye? Merak ettiklerinizden, hayallerinizden, hedeflerinizden ne zaman vazgeçtiniz?
Erken çocukluk döneminde matematik eğitiminin genel hedeflerinden biri “çocukların matematiğe karşı olumlu tutum geliştirmelerini” sağlamaktır. Matematiğe karşı oluşan olumsuz tutumun temelleri çoğunlukla erken çocukluk döneminde atılmaktadır. Çocuklar önemli olanın kazanmak ya da kaybetmek değil; deneyim kazanmak olduğunu, bir sonraki deneyişte sıfırdan değil “kaybettiği yerden” devam edecek olduğunu fark ettiği an, cesaret edebilme alışkanlığı kazanmış olacaktır. Bu alışkanlık başarılı bir matematik eğitimine giden yolda atılan ilk adımdır.
Peki, bu süreçte biz yetişkinler çocuklarımıza nasıl yardımcı olabiliriz? Birkaç madde ile aşağıda özetledim:
Bambaşka bir şeyin mümkün olduğunu fark etmelerini sağlayın: Çocuklara matematiğin keşfedilmeyi bekleyen maceralı ve gizemli bir yol olduğunu gösterin. Matematiği oyun ve farklı disiplinlerle bütünleştirmek, etkinliklere ilgi çekme evresi ile başlamak bunun en güzel örnekleridir.
Çocuklara bilimin keyifli ve herkesin yapabilir olduğunu göstermek, bilime karşı olumlu tutum kazanmalarını kolaylaştıracaktır.
Erken çocukluk döneminde çocuklara matematiksel kavramlar, temel matematiksel beceriler ve işlemler (toplama ve çıkarma işlemi) anlatıma dayandırılarak değil, deneme yoluyla somutlaştırılarak öğretilmelidir. Anlatmayın, gösterin! Bu aynı zamanda çocukların “neden-sonuç ilişkisi kurma” becerisini ve erken çocukluk döneminde matematik eğitiminin genel hedeflerinden biri olan “matematiksel sorgulama becerisini” benimsemelerini de kolaylaştıracaktır. Örneğin: Zaman kavramını somutlaştırmak için kum saati kullanılabilir.
Matematiği günlük hayatla ilişkilendirmek, çocuğun öğrendiği bilginin “işe yarar” olduğu konusunda ikna olmasını sağlayacak ve bilimsel etkinliklere motivasyonu daha yüksek bir katılım göstermesinde yardımcı olacaktır.
Erken çocukluk döneminde matematik ve fen gibi temel bilimleri farklı disiplinler ile bütünleştirerek öğretmek, çocuğun bir disiplinde öğrendiği bilgiyi diğer disiplinlerde de kullanabilmesini sağlayacaktır.
Doğrudan bilgi aktarmak ya da etkinliğe geçmek yerine, konu ile ilgili bir problem sunun ve çözmesi için çocuktan yardım isteyin. Bu sayede; çocuklara farklı disiplinler arasında ilişki kurarak, öğrendiği bilgileri uygulayabilmesi için alan yaratmış olacaksınız.
Ortaya koyduğunuz problemi çözebilmesi için çocukların araştırma yapmasına fırsat verin ve farklı kaynaklar sunun. Kaynakların çeşitli olması ve çocuğun kendi başına araştırma yapması, zamanla hem problem çözme aşamasında doğru kaynakları ayırt etmesini sağlayacak hem de araştırma yapma alışkanlığı ve problem çözme becerisi kazanmasını kolaylaştıracaktır. Örneğin; resimli kitaplar, resimli çocuk ansiklopedileri, çocuklar için hazırlanan bilimsel dergiler, çocuk belgeselleri.
Çocuklar merak ettikleri her şeyi sorarlar. Sorunun cevabını söylemek yerine, çocukları cevap bulabilecekleri kaynaklara yönlendirin. Ardından soru ve cevaplar üzerine beyin fırtınası yapabilirsiniz.
Çocuklara tahminde bulunmalarını sağlayacak ve tahminlerinin doğruluğunu test edebilecekleri açık uçlu sorular sorun. Örneğin; sence bu bozuk para suda yüzer mi yoksa batar mı? Sence hangisi daha ağırdır? Böyle düşünmenin sebebi nedir? Bu evin daha sağlam olması için sence neler yapılabilir? Sence neden bu araba daha hızlı gitti?
Çocuklar için haftalık ya da aylık yayınlanan bilim dergilerini çocuğunuzla birlikte seçin ve düzenli olarak takip edin. Bu alışkanlık bilime karşı olumlu tutumun sürekliliğinin sağlanmasında yardımcı olacaktır.
unutmayın ki hata yapan çocuk daha iyi öğrenir. Bilimi seven çocuklar yetiştirmek istiyoruz. 21. yüzyıl becerilerine sahip olsunlar, yeni buluşlar yapsınlar, var olanı değiştirsinler istiyoruz. İstiyoruz ki çocuklarımız kimsenin bulamadığı o yap-boz parçasını bulsun, kimsenin çözmediği o denklemi çözsün. Hem de hiç hata yapmadan! Hiç hata yapmayan çocuk, ilk kaybını yaşadığında yeniden ayağa kalkabilme cesaretini gösterebilecek midir? Lütfen, bilimi seven ve hata yapan çocuklar yetiştirelim.
Yoksa siz hala matematiği sevmiyor diye sorunun çocuklarda olduğunu mu düşünüyorsunuz?