Öncelikle çocuğun yalan söylediğinden emin olmadıkça onun doğru söylediğine inanmak gereklidir. Nasıl ki yetişkin birisiyle ilişkimizde onun hatasını yüzüne vurmamak, ona hoşgörülü davranmak esasken, çocuğumuzla ilişkimizde bu daha da ön planda olmalıdır. Çocuğumuza, onun dürüst bir insan olduğu zannıyla (hüsnüzanla) yaklaşmalıyız. Dedektif gibi çocuğumuzun yalanını ortaya çıkarma davranışı içine girmemeliyiz.
Daha sonra yalanları değerlendirirken çocuğun gelişim dönemlerini dikkate almak gerekir. 0-3 yaş arası çocuklar kendi düşüncesinin, diğer insanların düşüncesinden farklı olduğunu bilmezler. Kendileri ne düşünüyorsa veya biliyorsa diğer insanlar da aynı şeyi düşünüyor zanneder, bundan dolayı da yalan kavramını anlamazlar. Bu çocukların hayal dünyaları çok geniştir ve hayal ile gerçeği birbirine karıştırabilirler. Bu tür söylemleri yalan olarak değerlendirmekten ziyade, onların kendilerini anlatabilme şekilleri olarak değerlendirmek ve endişelenmemek gerekir.
6 yaş sonrası çocuklar yalan söylemenin ne olduğunu öğrenmiş olurlar ve çeşitli sebeplerden dolayı yalan söyleyebilirler, burada müdahale etmek gerekir.
Bunun için öncelikle ‘yalanı destekleyen bir aile ortamı var mı?’ diye bakmak lazım. Çünkü ebeveynler bazen çocuğa bir şey yaptırmak için direk yalan söyleyebilir, söz verip sözünde durmayabilir ya da çocuğun yerine ödevini yaparak, aslında farkına varmadan dolaylı yoldan yalanı beslemiş ve normalleştirmiş olabilirler. Bu da çocuklara ‘bazı durumlarda yalan söylemek normaldir’ mesajının gitmesine ve bunun normal bir iletişim becerisi olduğunu düşünmesine sebep olur. Onun için aile, yalanın hiçbir koşulda normal olmadığını, yaşamında yaşayarak söylemeli ve bunu bir ilke olarak iyi benimsemelidir.
Aile kendisi yalan söylemese de çocuğa çok fazla baskı yapıyorsa, çok yüksek beklentisi varsa, çocuk istediği gibi davranmadığı zaman ona kızıyor, ceza veriyor veya suçlu hissettiriyorsa, çocuk endişesinden dolayı, kendisini savunmanın en kolay yolu olarak ailesinin kabul etmeyeceği davranışları gizlemeye başlayıp yalan söyleyebilir. Bunun önüne geçebilmek için anne-babanın yüksek beklentilerini belli seviyede tutması gerekir. Ayrıca annebabanın kendisine “acaba baskılar sonucu, çocuğumuzu bu savunmayı kullanmak zorunda mı bırakıyor uz?” diye sorması gerekir.
Bunun altında bazı şeylerin yoksunluğunu yaşamaları, sevilmediklerini düşünmeleri yatabilir. Çocuk bunları elde edebilmek için böyle bir yöntem geliştirmiştir ve yalanla istekleri yerine geldikçe bunu sürdürür.
Diğer hiçbir sebep olmadan, sık sık yalan söyleyen çocuklar olabilir ama tek başına yalan söylemek davranım bozukluğu tanısı için yeterli değildir. Yalan söylemenin yanında başkalarına/ hayvanlara zarar verme, evden kaçma, hırsızlık gibi farklı durumlar da eşlik ediyorsa o zaman yalan söyleme, davranım bozukluğunun bir bulgusudur. Bu durumda çocuk ruh sağlığı uzmanına danışmak gerekir.
Çocuğunuzun yalan söylediğinden eminseniz, bu konuda neler yapabilirsiniz?
Çocuğunuzun yalan söylediğini fark ettiğinizde sakin kalıp hemen tepki vermeden neden yalan söylemeye ihtiyaç duyduğunu anlamaya çalışmanız gerekir. Bunu anlayabilmek için onunla konuşmalısınız. Konuşmanızın amacı ısrarla ona doğruyu söyletmek olmamalıdır. Konuşurken yalan söylediğini bilmiyormuş gibi yapmadan ve onun yalanını sürdürmeye devam etmesine fırsat vermeyecek şekilde yaklaşılmalıdır. Örneğin, çocuğunuzun gömleğini yıkarken cebinde sigara buldunuz, ağzı sigara kokuyor,. sigara içtiğinden eminsiniz. Bu durumda “sigara içiyor musun?” diye değil de “ne zamandır sigara içiyorsun?” şeklinde soru sorulabilir.
Bardak kıran bir çocuğa ise “kim kırdı bu bardağı?” değil de “bardak nasıl oldu da yere düştü?” şeklinde soru sorulabilir. Çocuğunuz gerçeği söylediğinde onu takdir etmeniz de çok önemlidir. Çocuğun daha önce gerçeği söylediği bir şeyi aleyhinde kullanmamak gerekir yoksa bir dahaki sefere gerçeği söylemesini bekleyemeyiz. Onaylamadığınız bir davranışı olduğunda çocuğu değil, davranışını kınadığınızı belli etmeniz gerekir. Onu yalancı diye etiketlemeden, rencide etmeden bu davranışın ne gibi olumsuz sonuçlar çıkarabileceği konuşulmalıdır.
Doğru söylediklerinde hala onun yanında olacağınızı hissetmeleri, yalanı savunma yöntemi olarak kullanmalarının önüne geçecektir. Çocuğunuzla onun şahsiyetine saygı duyduğunuzu, ona güvendiğinizi, onu olduğuı gibi sevdiğinizi bildiği bir aile ortamında konuşuyor olmak gereklidir. Bu konuşma ortamında kendi yanlışlarını kendileri bulmaları daha kolay olacaktır. Çocuklar düşüncelerini, fikirlerini, yaptıkları ya da yapacaklarını sizden çekinmeden ve korkmadan söyleyebilmelidirler.
Yalanın doğru bir şey olmadığını, evinizde ahlakın ve güvenin önemli bir değeri olduğu için yalana izin verilmediğini bilmelidirler.
Sevgi en üst düzey onaylama şeklidir. Gerçekten sevilen kişiler, onaylanmış hisseder. Sevilen ve dolayısıyla onaylanmış çocuk şöyle düşünür: “Ailem beni zaten seviyor. Beni birey olarak zaten onaylıyor. Yaptığım bir hatayı söylesem de bana verdikleri değerden bir şey eksilmez. O zaman benim yalan söylememe gerek yok.” Kısacası, yalan bir onaylanma mekanizmasıdır. Sevilmediğini hisseden çocuk yalan söyleyerek kendini iyi gösterme ve dolayısıyla onaylanma peşinde koşar. Çocuk hatasını söyleyince, aile anlayışlı davranmalı, hatayı beraber analiz edecek ortam yaratmalıdır. Her hata, öğrenme fırsatı olarak düşünülmelidir. Aile tam da bu zamanlarda çocuğuna rehberlik etmelidir. Çocuk doğruyu söylediğinde, var olan değerini kaybetmeyeceğini bildiğinde, yargılanmadığında ve kendisine kızılmadığını düşündüğünde ailesine güvenmeye başlar ve yalan söylemeyi bırakır.