Hayat gibidir matematik, başı ve sonu belli olan, ancak hangi yöntemi kullandığınıza ya da hangi yolu seçtiğinize bağlı olarak aradaki süreçleri ve yaşananları çok daha farklı perspektiflerden değerlendirebileceğiniz bir bütünsellik… Matematik yanılmaz, sayılar yalan söylemez, istatistikler yol göstericidir ve tabii ki iki kere iki de her zaman dört eder. İşte hayatın matematikle birleştiği yer ve eşsiz gizemi de bu cevapta belki de, sonuç olarak dört rakamına ulaşmamız çok normal ve olması gereken. O zaman şu soruyu sormak elzem, “Herkesin aynı sonuca ulaşacağı bir yol, çok sıkıcı olmaz mı?” O halde sihirli bir kelimeyi ve kendi özgünlüğümüzü ortaya koyabileceğimiz süreci devreye sokmamız gerekiyor: YARATICILIK…
Yaratıcılığın olmadığı bir dünya çok tekdüze ve anlamsız olmaz mıydı?
Hayatı renklendiren, toplumsal gelişimi tetikleyen, bilimsel farkındalığı ortaya çıkaran ve milyonlarca ‘benzeyenin’ arasında ışıl ışıl parıldayan bir olgudur yaratıcılık ve bu biricik özelliğin neden-sonuç ilişkisinin tüm altyapısını oluşturan en temel kavramlardan biri de iletişimdir. İletişim becerilerinin ve iletişimsel süreçlerin ne kadar başarılı bir strateji ile kurgulandığı ile doğru orantılıdır yaratıcılığın ve eşsizliğin ortaya çıkışı… O zaman sorduğumuz sorunun cevabı her zaman dört olsa da oraya hangi işlemleri kullanarak ulaştığımızdır bizi farklı kılan. Kimi ilk önce on yedi der, daha sonra eksi bir deyip dörde böler, bir diğeri ise yirmi beş dedikten sonra artı üç deyip sonra yediye böler. Tüm yollar dörde çıkar, ancak aradaki artılar, eksiler, dörtler, yediler, işte onlardır sizi farklı kılan, yoksa baştan dört deyip kestirip atmak kolaydır, ancak hem yaratıcılığın hem de iletişimin devreye girdiği yer tam da burasıdır.
İkna + Özgüven + Strateji = İletişim
Aldırmayın hemen sizi sonuca götürmek isteyenlere, yeter ki süreci doğru kurgulayın. Karşınızdakini ikna etmeyi deneyin, bir kez daha deneyin, aynı sonuca götüren bir matematik formülü gibi farklı sözler, farklı davranışlar üzerinden deneyin. Bilginizi ve altyapınızı doğru bir şekilde birleştirip, tüm özgüveninizi hissettirecek şekilde deneyin. Kısacası yolun taşlarını sağlam döşeyin, stratejinizi iyi planlayın, o zaman çıkacaktır zaten iletişimin gücü, arada bir yalpalasanız da yolun sonu aydınlık olacaktır, tıpkı fırtınalı bir gecenin sonunda sabah saatlerinde tüm ihtişamıyla gökyüzünü kaplayan güneş gibi… O nedenle fikirlerinizi söylemekten, düşünmekten, hayal etmekten korkmayın, Isaac Newton’un da dediği gibi, “Eğer diğer insanlardan benim için bir şeyler yapmalarını bekleseydim, hiçbir şey yapamazdım.”